MAÇ ANALİZİ | CHELSEA - BAYERN MÜNİH
Yazarımız Oğuzhan Ercan (oguzhanoercane), Chelsea - Bayern Münih maçının analizini yazdı.
Şampiyonlar Ligi son 16 turunun
sonucu merakla beklenen eşleşmelerinden Chelsea-Bayern Munich eşleşmesini
mercek altına alıyoruz.
Devler Ligi’nde H Grubu’nu
Valencia’nın arkasında ikinci sırada tamamlayarak son 16 vizesi alan Chelsea bu
sezon ciddi bir yeniden yapılanma içerisinde. Sezon başında aldıkları transfer
cezasından dolayı bir anda yüzünü kadrodaki genç yeteneklere çevirmek zorunda
kalan The Blues’da Fikayo Tomori,
Reece James, Mason Mount ve Tammy Abraham gibi parçalar takıma eklendi. Genç
oyuncularla Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkan, Premier Lig’deyse önümüzdeki
sezon için Şampiyonlar Ligi vizesi alma konumunda bulunan Chelsea adına sezon
başında koyulan hedefler doğrultusunda iyi bir dönem geçtiğini söyleyebiliriz.
Geçen yıl son derece başarılı bir
sezon geçirmesine rağmen yolların ayrıldığı Maurizio Sarri’nin yerine göreve
gelen Frank Lampard, takıma kendi dokunuşunu yaptı ve oyuncu grubundan olumlu
tepki aldı. Sarri Chelsea’sine mukayeseyle oynanan oyunda çok ciddi ve sert
değişiklikler söz konusu. Öyle ki geçen
yıl 4-1-2-2-1’de defansif orta saha pozisyonunda oynayan Jorginho bütün
atakların başlangıç istasyonuydu. Asla top ona değmeden ileri taşınmıyor ve
oyun kurulmuyordu. Jorginho komutasında, ayağa kısa paslarla, rakip yarı sahaya
yerleşerek set oynayan, rakip ceza sahasına pasla giren bir Chelsea vardı.
Bu yıl Frank Lampard’ın göreve
gelmesiyle tamamen farklı bir oyun planına geçildi. Jorginho özelinde
Chelsea’yi anlamak daha kolay olacağı için Sarri ve Lampard’ın ondan
istediklerini anladığımız takdirde hocaların yaklaşım ve stratejileri hakkında
da fikir sahibi olmuş olacağız. İlk on birde Marcos Alonso tercih edildiğinde
3-4-2-1, Emerson tercih edildiğindeyse 4-2-3-1’in merkez orta sahası olan
Jorginho bu sezon yaratıcılık serbestliği ve özgürlük bakımından daha bağımsız.
Yıldız isim, Sarri döneminde attığı paslar 15 metreyi geçmeyen, sezon boyu
rakip kaleyle neredeyse hiç alakası olmayan bir oyuncudan, savunma arkasına ya
da kanatlara diyagonal paslar atan, dripling üzeri şut çeken bambaşka bir
oyuncuya döndü Lampard döneminde.
Bu sezonki eşleşmeye gelene kadar
takımların aralarındaki son 2 randevusu da finalde yaşanmıştı. 2011-12’de
Chelsea, Bayern Munich’ten Allianz Arena’da Şampiyonlar Ligi’ni alırken, Bayern
Munich, Chelsea’den 2013’te Süper Kupa’yı sökerek hafif de olsa bir intikam
almıştı.
B Grubu’nu 18 puanla lider
bitiren, Niko Kovac’ın görevden alınmasından sonra Hans-Dieter Flick’in göreve
getirildiği konuk ekip bu sezon da Avrupa’daki rakiplerine gözdağı vermeye
devam ediyor. Otoriteler tarafından eşleşmenin açık favorisi olarak belirlenen
Bayern Munich, Stamford Bridge’de oynadığı oyunla da bu görüşleri haklı
çıkarttı. Chelsea eşleşmesiyle birlikte Bayern Munich’in bu sezon Londra’ya
ikinci ziyareti gerçekleşti. İlkinde 1 Ekim 2019’da B Grubu 2. hafta mücadelesi
için White Hart Lane’e konuk olan Alman ekibi sahadan 2-7 gibi sansasyonel bir
zaferle ayrılmıştı. Tottenham’ın geçen sezonki Şampiyonlar Ligi finalisti
olduğunu, Bayern Munich’in de geçen yıl kupada Liverpool’a elendiğini göz
önünde bulundurursak bu sezon onların şampiyonluğa ne kadar yoğunlaşmış durumda
olduklarını da görebiliriz.
Londra’ya bir önceki ziyaretinde
Tottenham ağlarına tam 4 gol bırakan Arsenal eski oyuncusu Serge Gnabry, Willy
Caballero’nun koruduğu filelere 2 gol bırakarak Chelsea’yi de boş geçmedi.
Sadece Londra’da 6 gol bulan yıldız isim, takımının tur kapısını ardına kadar
aralamasının en büyük mimarlarından biriydi.
Orta sahada N’Golo Kante’nin
yokluğunu ciddi biçimde hisseden Chelsea Ross Barkley ve Mason Mount’u istediği
şekilde kullanamadı. Alan hakimiyeti tamamen konuk ekipte olunca Barkley ve
Mount’un konfor alanlarından defalarca çıktıklarını ve dolayısıyla verimden
uzaklaştıklarını hep beraber izledik. Özellikle Thiago Alcantara’nın orta
sahanın patronu olduğu maçta Bayern Munich üstünlüğünü henüz ilk bölümlerde
hissettirmeye başladı. İlk yarı golsüz kapansa da ikinci yarıda atılan gol bir
anda mental açıdan Chelsea’yi düşürdü. Çünkü konuk ekip oyun üzerinde öyle bir
hakimiyet kurmuştu ki Chlesea’yi maçta ve turda diri tutan tek şey skorun
dengede gitmesiydi. Gnabry-Lewandowski ortaklığıyla atılan golle skoraki denge
de ortadan kalkınca Chelsea’de dramatik bir kırılma yaşandı. Devamının çorap
söküğü gibi geldiği mücadele Bayern Munich’in lehine 3-0 gibi net bir skorla
sonuçlandı.
Eskiden Arsene Wenger’in
Arsenal’i ilk ayakta Londra’da Bayern Munich’ten fark yer, Almanya’da rakibine
diş geçirir ancak deplasman golü kuralıyla turnuvaya veda ederdi. Bakalım
Lampard’ın Chelsea’si böyle bir cevap verebilecek mi?
Yorumlar
Yorum Gönder