Galatasaray-Fenerbahçe: Ne şiş yandı ne kebap
Maça çıkmadan önce iki takımın teknik direktörüne de maç 0–0 bitecek hiç oynayıp da yorulmayın, Allah korusun sakatlık falan olmasın deseler eminim ki ikisi de kabul edip önümüzdeki haftadan itibaren lige kaldığı yerden devam etmek isterdi. Isla-Deniz zorunlu değişikliği dışında iki hocanın da maç kazandıracak, risk alıp da sonuç değiştirecek oyuncu değişiklikleri yapmadan, maçı kazasız belasız atlatmayı ön plana aldığı bir oyun planı benimsediklerinin altını çizmemiz lazım. Son yılların en az kartlı, en az kavgalı ve gerginlik yaşanan ve belki de taraftarları en az hop oturup hop kaldıran derbisini izledik. Maçın başında olduğu gibi sonunda da 0–0 bence kimseyi üzmedi. Fenerbahçe’nin alacağı bir yenilgi psikolojik olarak arkasına aldığı rüzgarı yavaşlatmaya, Galatasaray’ın alacağı bir yenilgi ise PSG maçı öncesinde ciddi bir travmaya ve devamında (PSG maçında Galatasaray’ın kaybedeceğini öngörerek söylüyorum) ciddi krizlere sebep olabileceğinden ne şiş yandı ne de kebap.
Maçın teknik kısmına baktığımızda, çok çok özel oyuncu performansları görmemekle birlikte, Fenerbahçe’nin özellikle de ikinci yarı Garry-Moses ikilisini fazlasıyla aradığını söyleyebiliriz. İlk yarı oyunun ilk 20 dakikalık bölümünde ne yaptığını daha fazla bilen, oyunu özellikle de orta sahadaki iki patron Gustavo-Emre ile istediği gibi yönlendiren Fenerbahçe Galatasaray’ı kendi ceza sahasına bile sokmadan rakip kalede 4 şut buldu. Şut yerine pas tercihleri kullanılsa golü bile bulması bence içten bile değildi. Bir dipnot: Tolga Ciğerci ceza sahası koşularıyla, temiz ayağıyla ve kondisyonuyla oyuna pozitif katkıda bulunuyor tamam, ama nerede şut atması nerede pas vermesi gerektiği konusunda ciddi bir fundamental sorunu var malesef. Kaleyi görünce kendisini vurmak zorunda hissediyor!
20–45 arası bölümde özellikle Fenerbahçe’nin defanstan çıkarken kaptırdığı toplar, Isla’nın formsuzluğu diye düşündüğümüz ama sonradan nüksettiğini öğrendiğimiz sakatlığının etkisi, Dirar’ın her topu sağa çekeceğini 100 metreden bakan gözlerin bile görmesi sayesinde, Galatasaray çok da net olmayan 2 pozisyonla rakip yarı sahada ufak da olsa bir etkinlik ortaya koydu. Bence 2. yarıda futbol adına yorumlanacak şey o kadar azdı ki, malesef bir yan top, duran top ya da defans hatası ile bulunacak gol/pozisyon dışında gol izleme ümidimiz bile yeşermedi.
Aşağıdaki ısı haritaları maçın nasıl bir orta saha mücadelesi ve kısırlık içinde geçtiğini fazlasıyla anlatıyor aslında. Özellikle Galatasaray’ın Fenerbahçe ceza sahasında hiç etkinlik gösterememesi, bu seneki kısır futbolunun ve bugüne kadarki sonuçlarının da aslında bir özeti gibi.
Fenerbahçe adına ön plana çıkan birkaç oyuncuya özel parantez açmak lazım.Altay yan toplardaki zaafı sürse de, ayağının temizliği ve cepheden gelen toplardaki etkinliği ile kalede güven veriyor. Henüz 21 yaşında olduğunu ve geçen seneyi düşme adayı Ankaragücü’nde geçirdiğini unutmayalım. Westerlo’dan taş gibi dönecek Berke ile birlikte Fenerbahçe kalesi 10–15 sene emin ellerde. Tabi elde tutulabilirlerse. Vedat ligin en güçlü ve iyi stoper ikilisi olarak gösterilen Luyindama-Marcao ikilisine çok zor anlar yaşattı. Garry-Moses dönünce, orijinal bekler yerlerine geçip kanattan ortalar da gelmeye başlayınca değeri daha da net anlaşılacak. Sezonun en iyi transferi şu ana kadar.
Luiz Gustavo tam bir orta saha patronu. Ayağındaki topu kaybetmeyeceği, bir topu almaya geliyorsa ise tereyağından kıl çeker gibi alıp gideceğini sezebiliyorsunuz maçı izlerken. Ayrıca hücumdan defansa geçişlerde ise takımın en hızlılarından. Oyunun o kadar içinde ki, rakibin aksiyonlarını önden seziyor ve hep doğru yerde olmayı başarıyor. Transferini son güne kadar ısrarla kovalayan, emeği geçen herkese binlerce kez teşekkürler. Seneye Kaptan’ın da olmayacağı düşünüldüğünde takımın omurgasının en temel taşı olacak.
Jailson’u da bu maç özelinde es geçmek olmaz. Devşirme de olsa, şu anda kadrodaki diğer 3 stoperin fersah fersah önünde. Bir kere hepsinden hızlı. İkili mücadelelerde asla geri adım atmıyor. Hava toplarındaki açığını Zanka bugün fazlasıyla kapattı. Pozisyon bilgisi de geliştiğinde, şu anki form durumları da düşünüldüğünde Zanka ile oluşturduğu tandem, ideal olmasa da, şu anda en iyi tandem gibi duruyor. Sezarın hakkı sezara, Ankaragücü maçındaki Rami’yi gördükten sonra Jailson-Zanka ikilisinin bir fantazi değil, zorunluluk olduğunu başta ben, hepimiz anladık sanırım.
Fenerbahçe’de Başkan’ın taraftarı Seyrantepe’ye yolcu etmesi, oğlunu taraftarların arasına verip deplasman tribünü yaşatması, yönetim olarak tam kadro Seyrantepe’ye gidilmesi ve herkesin 1 puanı kötü bulmamasına rağmen 3 puan alınamamasına üzülüyor oluşu büyük bir kenetlenmişlik ve inanmışlık göstergesi.
Beşiktaş’ın çalkantılı süreci, Trabzonspor’un yeterince derin olmayan kadrosunun bir de sakatlıklarla daha da daralması, Galatasaray’ın ise doğru isimler gibi görünse de aldığı oyuncularla bir takım ortaya çıkartamamış olması, ilk 6 haftalık zorlu fikstürden alınan 11 puanı da düşündüğümüzde Fenerbahçe için o sene bu sene dedirtiyor fazlasıyla.
TWİTTER : FENERBAHÇE GÜNDEMİ
Yorumlar
Yorum Gönder