RÖPORTAJ | SELAHATTİN SELÇUK ÖZKAN
Yazarımız Erkin Kargın, tecrübeli orta saha oyuncusu Selahattin Selçuk Özkan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdi.
Kendini
nasıl anlatırsın, Selçuk Özkan kimdir ve futbolla nasıl tanış
18.01.1985 Fethiye doğumluyum. 3 çocuklu bir ailenin en
küçüğüyüm. Ağabeyimle 13, ablamla 10 yaş var aramızda, biraz özel istek üzerine
doğmuşum (Gülüşmeler). Ben doğduğum yıl Selçuk Yula gol kralı olmuş ve bu
yüzden onun adını koymuşlar. Futbola 9 yaşında, Fethiyespor altyapısında
başladım. Hatta o kadar küçükmüşüm ki ilk önce altyapıya almak istememişler,
babamın ısrarından sonra futbola başlamış oldum.
Babamın
ısrarı demişken soralım, ailenin futbola bakış açısı ne oldu?
Futbola ilk başladığım günden, Gençlerbirliği’ne transfer
olana kadar babam hep peşimdeydi. Yeri geldi masörüm, yeri geldi malzemecim,
yeri geldi hocam oldu. Ona çok şey borçluyum. Annem ile ablam antrenman
malzemelerimi yıkardı, ağabeyim takımın deplasmanda maçı olduğu zaman
şoförlüğümüzü yaptığını bilirim (Gülüşmeler). Her zaman destekçimdiler.
Evlendikten sonra en büyük destekçim eşim ve çocuklarım oldu. Futbolcu eşi
olmak zor, buradan onlara da çok teşekkür etmek istiyorum.
Kariyerin
boyunca çok gol atan bir isim olmadın, daha çok savaşçı yönün ağır bastı.
Mevkini sen mi seçtin ve neden bu mevkide oynamak istedin?
Futbola
başladığım zamanlarda forvet arkası oynayan, gol atan, asist yapan bir
oyuncuydum. 15 yaşında Gençlerbirliği’ne transfer olunca, Ersun Yanal ekolünün
etkisiyle beni çift yönlü mücadeleci orta saha oyuncusuna evrilttiler. Gol
atmak tabii ki çok zevkli ama takımın bel kemiği olmak, takımı yönlendirmek
daha da zevkli geliyor.
İlk
yarı Fethiyespor formasıyla istediğin süreleri bulamadın. Sezona Levent Eriş
ile başladınız, Fevzi Sevinç ile devam ettiniz ve devamında Tarık Daşgün ile
ilk devreyi tamamladınız. İlk devre neler olmadı, neden Selçuk Özkan Fethiyespor
ile istediği şeyleri yapamadı?
4 yıllık
Hatayspor geçmişimden sonra, bu yılki kadro yapılanmalarından dolayı fazla
forma şansı bulamayacağım için, daha fazla süre alabileceğim, oynayabileceğim
bir kulübe gitmek istedim. Mustafa Ferizcan başkanımızla da konuşmamızda, artık
yerleşik düzene geçmek istediğimi, futbolu da Fethiyespor’da bırakmak
istediğimi, takımda yer varsa oynamak istediğimi belirttim. O da sağolsun kabul
etti. Ben sezon öncesi kampını Hatayspor’da geçirdim. Fethiyespor’a geldiğimde Spor
Toto 1. Ligde 3. haftaydı. Yani 3 haftadır maç oynayan Hatayspor ile idman
yaptığım için hazırdım. Ama Levent Eriş beni 5 hafta kadroya bile almadı.
Levent Hoca ayrıldıktan sonra oynamaya başladım. İşler benim adıma iyi gitmeye
başladıktan sonra Tarık Daşgün geldi. O da önceden beraber çalıştığı oyuncuları
oynatmayı tercih etti. Bazen her şey istediğimiz gibi gitmiyor. Sonuç olarak
takım halinde mücadele ediyoruz. Sezon
başından beri gelen sorunlar bir türlü istediğimiz performansı sergilememize
izin vermedi.

Fethiyespor’dan
ayrıldıktan sonra, daha önce takım arkadaşım olan, şimdi de Osmaniyespor’da
yardımcı antrenörlük yapan Ali Gürsoy hocam aradı. Şampiyonluğa
oynayacaklarını, güzel bir ortamın olduğunu, başarı isteyen bir şehir olduğunu
söyledi. Gelir misin diye sordu. Ben de seve seve geleceğimi söyledim ve daha
sonra takıma katıldım. 2. Ligden de teklifler vardı ama iyi ki buraya gelmişim.
Devre
arası kampını Antalya’da geçirdiniz. Nasıl bir kamp dönemi geçti, hazırlık
maçları nasıldı? Kamp sürecinden bahseder misin?
Devre arası
kampını Belek’te geçirdik. Antrenman sahalarımız deniz kenarındaydı. Rüzgâr hiç
eksik olmadı. Çok yağmur yağması da istediğimiz saha çalışmalarımızı yapmamıza
engel oldu. Ama oyuncuların kaynaşması açısından güzel bir kamptı. Zaten yeni
gelen oyuncular olarak hiç yabancılık çekmedik. Sanki yıllardır beraber
oynuyormuşuz gibi sıcak bir ortam vardı. Hazırlık maçlarını yine rüzgârlı ve
yağmurdan dolayı su tutan sahalarda oynadık. Çok istediğimiz gibi gitmedi ama
başarılı bir sezon geçireceğimize inancımız arttı.
Osmaniyespor
FK ilk devreyi hiç fena geçirmedi ve play-off şansını halen devam ettiriyor.
Devre arası yapılan transferler ile daha da güçlenen bir takımınız var. Nasıl
bir ikinci devre bekliyorsun?
Osmaniyespor
çok önemli bir başkana, başarıya aç bir şehre sahip. Sezon başı şampiyonluğa
kurulmuş bir takım varmış ama işler çok istedikleri gibi gitmemiş. İnişli
çıkışlı bir grafik var. Ama devrenin son 4 maçındaki hoca değişikliğinden
sonra, 10 puan toplayınca bir anda hedef belirlenmiş. Recep Aydemir hocanın
gelişiyle beraber yakalanan başarıdan sonra, başarılı olan takıma yapılan iyi
oyuncu transferiyle en kötü Play-Off oynayacağımızı düşünüyorum. Ama ben
şampiyon olarak bir üst lige çıkmak istiyorum.
Takım
içinde kaynaşmış olduğunuzu ve paintball, playstation gibi etkinlikler
yaptığınızı öğrendim. Takım içi uyum sürecini nasıl değerlendirirsin?
Takıma
sonradan katılanlar olarak hiç yabancılık çekmedik. Takım bizi hemen
kabullendi. Antrenmandan kalan boş zamanlarımızda, beraber vakit geçirmekten
keyif alıyoruz. Çoğumuz zaten tesislerde kalıyoruz. Ailelerimizden çok
birbirimizle beraberiz, zaten artık aile gibi olduk. İnşallah bu güzel aile ile
birlikte başarılı oluruz.
Osmaniye
şehrinin havasını nasıl buldun? Osmaniye seyircisine buradan söylemek istediğin
bir şey var mı?
Baktığımız
zaman çevre iller hep üst ligdeler. Adana, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa. Bence
bu durum bir hırs, istek uyandırıyordur. Geldiğimden beri sosyal medyadan
destek mesajları atan taraftarlarımız var. Her şeye sahibiz, her yönüyle zengin
bir Başkan ve yönetim kuruluna, daha iyi yerleri hak eden donanımlı hocalara,
yetenekli bir oyuncu grubuna, en önemlisi oyuncularına inanan, takımını seven
taraftarlara. İnşallah bir bütün olup sezon sonunda hep beraber mutlu oluruz.
Kariyerin
boyunca 1.ligde 29, 2.ligde 308 ve 3.ligde 6 maç ve bir çok takımda görev
yaptın? Unutamadığın takım ya da takımlar var mı?
Bu zamana
kadar iyi kulüplerde oynadım, geçmişime baktığımda iyi oyuncu gruplarıyla
beraber mücadele ettim. Kendimi bu yönden şanslı hissediyorum. İlk profesyonel
olduğum kulüp Gençlerbirliği Oftaş’ı özel bir yere koyarım. O takımdan çoğu
arkadaşım zaten iyi kariyer yapmış oyuncular. Orduspor ve Fethiyespor’da da
unutamadığım maçlarım oldu. Ama Hatayspor ile şampiyonluk yaşadım. Bendeki yeri
her zaman ayrı ve özel olacak.
Söylediğin gibi Hatay’ın sembol isimlerinden birisi haline geldin ve Hatay
formasıyla şampiyonluk da yaşadın. Senin için Hatay’ın yerinin ayrı olduğunu
düşünüyorum. Hatay’ı bize nasıl anlatırsın?
Tabii ki
Hatay benim için çok özel bir yer. 4 yılım geçti orada. Sevildiğim, sevdiğim,
dostluklar kurduğum, ikinci evim dediğim yer. Hatay yemekleriyle tanınan bir
şehir ama aslında benim için kültürlerin birleştiği, sıcak insanların olduğu
tarihi bir yer. İlk transfer olduğumda hemen ayrılırım diye düşünüyordum. Ama
verdiğim mücadeleden memnun kalmaları, bizim şehri sevmemizden sonra dolu dolu
4 yılımız geçti.
Keşke
olmasaydı, keşke yapmasaydım dediğin pişman olduğun veya iyi ki yapmışım, iyi
ki olmuş dediğin şeyler var mı?
Hayatta her
şey biz insanlar için, tabii ki pişmanlıklar, yapmasaydım keşke dediğin anlar
oluyor, ama önemli olan bu olanlardan dersler çıkarabilmek.
Son
zamanlarda var mı pişmanlığın?
Keşke Hatayspor’dan
ayrılıp Fethiyespor’a gelmeseydim. Ama bir yönden de geldiğim iyi oldu, zor
zamanlarda çevrendeki insanları da tanımış oluyorsun (Gülüşmeler).
Kariyerin
boyunca çalıştığın teknik direktörlerden benim için yeri ayrıdır, süper teknik direktördür
dediğin birisi var mı?
Levent Eriş
ve Tarık Daşgün hariç hepsinin yeri bende ayrıdır. Hepsiyle hala görüşüyorum.
Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük yapmak istiyorum. Hepsinden bir şeyler
öğrendim. Erkan Sözeri, İlhan Palut, Metin Diyadin, Ahmet Taşyürek konum olarak
iyi yerdeler. Daha da iyi olacaklar. Mustafa Ceviz, Murat Şahin, Mehmet
Yozgatlı, Levent Numanoğlu, Kahraman Karataş da sevdiğim ve değer verdiğim
önemli hocalarımdı.
Futbola
ne kadar daha devam etmeyi düşünüyorsun ve gelecek planların nelerdir?
Önceden
futbolcular 30 yaşına geldiklerinde bırakıyorlardı. Şu an 33 yaşındayım. Ağır
bir sakatlık geçirdim ama toparladım. Şimdi oynayabildiğim kadar oynamak
istiyorum. İçimdeki futbol ateşi yandığı sürece sahanın içinde kalmak
istiyorum. Daha sonra da futbolun içinde kalıp, gerekli eğitimleri aldıktan
sonra antrenörlük yapmak istiyorum. Şimdiden küçük küçük notlar almaya başladım
bile.
Çocuklarının da bir spor dalıyla uğraşmasını ister misin?
Tabii ki
çok isterim. Altı yaşındaki kızım Nilda, 3 yıl MyGym adlı daha çok spor yapılan
kreşe gitti. Ama onun daha çok sanata ilgisi var, yani çok spor ile
ilgileneceğini sanmıyorum. Üç yaşındaki oğlum Karan daha çok seviyor sporu.
Elinde devamlı top var, karar tabii ki onun ama eğer ilgisi devam ederse spora
en büyük destekçisi annesi ve babası olacaktır.
Şimdi son
olarak 5 soru-5 cevap bölümü için kariyerin boyunca birlikte oynadığın
oyuncular ile ilgili kısa sorular sormak istiyorum.
1-Birlikte
oynadığın en cömert, en bonkör isim?
Serkan Koç
2-Birlikte
oynadığın en çalışkan isim?
Akın Alkan
3-Birlikte
oynadığın en iyi giyinen, en bakımlı isim?
Soner Örnek
4-Birlikte
oynadığın en komik, en esprili isim?
Sinan
Kurumuş
5-Birlikte oynadığın
ve oynamaktan en çok zevk aldığın isim?
Eren Özen
Yorumlar
Yorum Gönder