FUTBOLDA FELSEFE SAVAŞLARI
Dünya da insanlık var olduğundan beri her daim baskın bir felsefeye karşı her daim gerek tarihsel,gerekse reaksiyonel felsefeler her daim ortaya çıkmıştır.Özellikle egemen güçlerin sahip olduğu felsefeye karşı,sistemin dışında kalan,ötekileştirilen topluluklar her daim belli bir entelektüel çevrenin başlattığı felsefi akımı benimseyip o felsefe etrafında birleşerek egemen güç felsefesine mukavemet etmiş ona reaksiyon göstermiştir.Bu eski Yunan polis-şehir devletlerindeki uygulamalardan başlayıp Roma'daki soylu patricilere karşı Pleblerin başlattığı başkaldırılyla, Ortaçağ feodalizmi ve kilisenin hoyratlığına karşı Martin Luther'in protestanlık felsefesi ve şehirli ticaret burjuvazisinin aydınlanma felsefesi,Avrupa'daki mutlak Krallık egemenliğine karşı Fransız ihtimaliyle beraber demokrasi insan hakları felsefesi,Avrupa'da coğrafi keşiflerle beraber başlayan zenginlik neticesinde merkantalizm ve daha sonraki dönüşümüyle beraber Kapitalizm ve tekelci patronluk müessesine karşı Karl Marx ve Frederich Engels'in başını çektiği Sosyalizm ve kollektif sahiplik müessesi felsefesi,sömürgeci ve emperyalist zihniyete karşı anti emperyalist milliyetçi felsefeler gibi birçok karşı reaksiyonel felsefi tepkiler ortaya çıkmıştır insanlık tarihi boyunca.İnsanlık tarihiyle ilgili bu durum futbolda da kendisini göstermiş,futbol tarihi boyunca da birbirine zıt,çatışma halinde olan felsefeler ortaya çıkmıştır. Futbol tarihinin çok fazla derinliklerine inmeden yakın tarihte ortaya çıkan ve son olarak günümüzdeki meşhur futbol felsefe çalışmalarına değineceğiz.Futbolda en önemli felsefi çatışmalardan birisi soğuk savaş döneminde yaşanmış,soğuk savaş döneminin siyasal karşıtlıklarından,çatışmalarından Futbol'da zihniyet boyutunda nasibini almış,kapitalist batının zengin olanaklarla oluşturduğu bireysel yıldızları toplayarak oluşturduğu futbol anlayışına karşı doğu bloğu ülkeleri veya takımları da fizik güce ve takım oyununa dayalı oyun felsefesini ortaya koymuşlar özellikle milli takım bazında kapitalist batıya karşı kimi zaman üstünlük kurmuşlardır.Ama özellikle kulüp bazında 80'li yıllarda toprağı bol olsun efsanevi teknik adam Lobanovskinin ortaya çıkardığı Dinamo Kiev makinesi oynadığı inanılmaz tempolu ve takım oyunu felsefesiyle Avrupa futbolunu kasıp kavurmuş,Dinamo Kiev'e o dönem milenyum takımı adı verilmiştir.
Daha sonra 90'lı yıllarda büyük parayı kontrol eden bu vasıtayla Avrupa futbolunda hegamonya oluşturan İtalyan Catenecchio futboluna karşılık Johan Cruyff'ün Hollanda total futbol felsefesinden ilham alarak oluşturduğu Tiki Taka futbol felsefesi ortaya çıkmış daha sonra 90'lı yıllarda Ajax'ında Hollanda total futbolunun bütün zenginliklerini ortaya koymayasıyla futbolda para ve güce dayalı İtalyan futbolu bertaraf edilmiştir.
Özellikle 2000'li yıllarda Pep Guardiola'nın Barcelonanın başına geçmesiyle Total Futbol menşei'li Tiki Taka ve paraya dayalı İngiliz kulüpleri,Real Madrid ve Bayern Münih gibi kulüplerin tekeli futbolda tekrar başladı.
Ta ki Borussia Dortmund'u Jurgen Kloop diye bir çılgın adam ortaya ćıkıncaya kadar. Jurgen Kloop Dortmund takımında Hızlı geçiş hücumuna dayalı Gegen Press felsefesini ortaya çıkarınca dünya futbolunda ki dengeler bir anda değişti.
Özellikle futbolu tamamen egemenliği altına alan üst seviye yıldız ve yeteneklerle oynanan Tiki Taka'ya karşı oluşturulmuş bir tez olarak ortaya çıkmış,bu sayede dünyada bu fazla maddi külfeti dayalı olmayan felsefe birçok takım tarafından kullanılmaya başlanmıştır.Yani egemenlerin Tiki Taka sına karşı ezilenlerin Gegen press'i savaşı başladı.Şimdi konumuzun aslını oluşturan Tiki Taka ve Gegen Press felsefelerine kısaca bir göz atalım.
TİKİ TAKA VE GEGEN PRESS
Tiki Taka oyun anlayışı Hollanda'lı büyük futbol adamı Johan Cruyff'ün Hollanda total futbol felsefesinden ilham alarak oluşturduğu bir felsefedir. Bu oyun anlayışının genel anlamda iki temel yapısı vardır.Birincisi sahanın her yerinde birbirine yakın bir takım bütünlüğüne sahip olmak.İkincisi bol pasla topu sürekli ayağında tutarak rakibi hem fiziksel,hem de mental anlamda yıpratmak.Bu oyun felsefesini özel olarak seçilmiş futbolcularla oynama zorunluluğu vardır.Sebebi ise Tiki Taka felsefesi bir futbolcudan,yüksek oyun görüşü ve oyun zekâsı ister,üst seviye de çevre kontrol yeteneği,çabuk düşünüp,çabuk uygulama,yüksek top hakimiyeti ve pozisyon bilgisi bu felsefede oynayan oyuncuların olmazsa olmaz nitelikleri olmak zorundadır.Ayrıca Total futbol yapısı gereği kaybedilen top 5-6 saniye içerisinde hemen kazanılıp tekrar atak yapmak esastır.Bu felsefe 90'lı yıllardan beri dünya futboluna damga vurmuş Pep Guardiola döneminde de zirveye çıkarak sahada rakip kim olursa olsun hem skor,hem de oyun anlamında hiç şans tanımamıştır.Ayrıca bundan İspanya Milli takımı da etkilenmiş Üst üste 3 uluslararası turnuvayı kazanarak dünya futbolunu domine etmişlerdir.
GEGEN PRESS
Almanların çılgın ve sempatik futbol adamı Jurgen Kloop tarafından ortaya çıkarılmış bir felsefesidir.

Genel anlamıyla Tiki Taka ve zenginler takımına kısıtlı imkanlarla meydan okuyabilmeyi başaran ötekileşmiş takımlara umut olmuş bir futbol anlayışıdır. Gegen Press felsefesinin temel mantığı topsuz oyun veya topla az oynayarak rakipten sahanın herhangi bir bölgesinde kapılan toplarla hiç oyalanmadan 3-4 pasla rakip kaleye gitmek üzerine kurulu bir anlayış.Yazı da veya kağıt üzerinde insana basit gelse de içerisinde birçok değişkeni barındıran bir felsefedir Gegen Press.Bir kere aynı Tiki Taka anlayışındaki gibi sahanın her yerinde takım halinde hareket etmek başlıca kuraldır.Diğer bir tarafı yüksek fizik kalite ve dayanıklılık gerektiren bir oyun anlayışıdır.Çünkü bu felsefede oyuncular ağır emekçi konumundadırlar. Stoperler harici birçok oyuncunun maç içerisinde defalarca yüksek şiddetli deparlı koşu yapma zorunluluğu vardır.Sahanın kullanılması, parselizasyonu çok önemlidir.Her bir oyuncu geometrik olarak sahada ki pozisyonunu çok iyi bilmeli,rakibin sahadaki durumuna göre nerede şiddetli baskı yapılıp topun kapılacağı,topun kazanılmasından sonra topun ve takımın bulunduğu konuma göre ne tür bir geçiş hücumu yapılacağı,kimlerin nereye topsuz koşular yapacağı gibi bütün unsurlar planlı ve programlıdır. Top rakip yarı alanda kapılmışsa ya topu alan oyuncu imkanı varsa kaleye gidip pozisyonu sonlandırır.Yada boştaki oyuncuya topu aktarır. Top eğer ikinci bölgede kapılmışsa genelde hızlı kanat oyuncularına top aktarılır ve geçiş hücumunun başrolünde kanat oyuncuları yer alır.Topu kendi yarı alanlarında kapmışlarsa top genelde ilk olarak santraforla buluşturulur bu esnada en az 5 oyuncu ileri doğru yüksek şiddetli koşuya başlar ve santraforun yapacağı servisler burada ön plana çıkar. Kloop'un Gegen Press'i dünya futbolunda dengeleri o kadar etkilemiştir ki,dünya futbolunda otoriteler artık Tiki Taka'nın tarihe karıştığını dahi dile getirmişlerdir.Son Avrupa şampiyonu Portekiz,Son dünya şampiyonu Fransa, Dortmund ve Atletico Madrid gibi takımların son 5 yılda 3 defa CL finali oynaması bunun en net göstergeleridir. Peki bu iki felsefe hep böyle birbirinin anti tezi olarak devam edip sürekli bi felsefelerin savaşını veya rekabetinimi izleyeceğiz yoksa dünya futboluna şu anda hakim olan bu iki felsefenin Hegel ve Karl Marx'ın Diyalektik anlayışıyla bir araya getirilmek suretiyle bu ikisinden bir sentez mi elde edilecek,veya bu ikisi arasında Diyalektik kurulabilir mi?Karl Marx,Sosyalizm ve Kapitalizm ile Diyalektik oluşturmuşsa bu hayatta herşey'den Diyalektik marifetiyle bir sentez yaratılabilir.Peki bu sentez nasıl bir mantalite ve ne tip oyuncularla oluşturulabilir?Bir kere her ikisinin de ortak yönleri var.Nedir bunlar;Sahanın her yerinde bir bütün olarak hareket etme ve rakipten topu bir an evvel kapma ikisinin ortak yanları.Farklı taraflarında ise birbirlerine anlayış göstererek,karşılıklı fedakarlıklar yaparak bir senteze ulaşabilirler.Mesela,Tiki Taka felsefesi rakip yarı alanda veya 2.bölgede kaptığı toplarla set ve pas oyunu organize etmek yerine topla direkt olarak kaleye gidebilir.Set organizasyonlarında ki pas sayısını biraz azaltabilir. Gegen Press ise topu rakibe bırakmaktan ziyade topa en azından %60 oranında hakim olmanın yollarını arayabilir,set organizasyonlarında hızlı bir şekilde rakip kaleyi zorlamak yerine akıcı bir pas trafiği ile rakip yarı alanı nakış gibi işleyebilir.Peki bu iki felsefe arasında Diyalektik kurup senteze ulaşmak için nasıl bir futbolcu kadrosuna sahip olunmalıdır.Bir kere bütün futbolcular enerjik bir yapıya sahip olmalıdır.Orta saha üçlüsü oyunun iki yönünü oynayan enerjik,agresif ve oyun zekaları yüksek olmalıdır.Kanatlarda oynayan oyuncular hızlı ve çabuk olmanın yanında klasik çizgi oyuncuları olmaktan ziyade toplu topsuz içeriye kat edebilen,orta alan organizasyonlarına katılıp oyuna yön verebilme özelliklerinde olmalıdır. Messi, Di Maria, Marco Reuss gibi...Stoperler zeki, geriden İyi oyun kurabilen,pozisyon bilgisi yüksek,takımın boyunu,mesafesini ayarlayabilme yeteneğine sahip olmalıdır.Son söz olarak bu hayatta bazı istisnalar hariç herşeyin Diyalektik yolu ile sentezi ortaya konulabilir.Tiki Taka ve Gegen Press'in sentezi niye ortaya konulmasın ki?
SALTUK BUĞRA ERDEM
Yorumlar
Yorum Gönder