RÖPORTAJ | MURAT ŞEKER
1988 yılının yağmurlu bir Ekim sabahında İzmir'de dünya'ya geldim. Çok mu geriden başladım, neyse bazı bölümleri hızlı geçerim aradaki farkı kapatırız. İnsan evladının hatırlayamadığı en güzel yıllarının ardından herkes gibi Türkiye’nin “mitiş” eğitim sistemiyle o okuldan o okula savruldum. Yolun sonunda ise İzmir Ekonomi Üniversitesi, Medya ve İletişim Bölümü’den mezun oldum.
Diplomamı alır almaz, koşarak askere gittim. Kütahya'nın ayazındaki altı ayın ardından evde çıplak ayakla halıya basınca askerliğin bittiğini anladım. Sıra sigortalı bir iş bulup, bıyık bırakıp, çoluk çocuk sahibi olmaya gelmişti. Görev adamı kimliğimden ödün vermeyerek ortamlara TRT Spor’da yayınlanan Futbol Arenası ve Spor Akşamı adlı programlarda editör olarak giriş yaptım.
Buradaki bir yıllık tatlı acı birçok tecrübenin ardından spor medyasıyla olan bağlarımı koparıp, dijital ajans dünyasına geçiş yaptım. Yaklaşık 5 yıldır da bu sektörde çalışıyorum.
Ülkemizde pekte denenmeyen bir şey yapıyorsunuz. Tribünden maç hikayeleri fikri nasıl ortaya çıktı?
Fikrin mazisi biraz uzun aslında yani siz yaklaşık bir senedir bu vlogları izliyorsunuz ancak ben 2011 yılında tribünden maç hikayelerini bloguma yazmaya başlamıştım. O dönem İzmir'de üniversite okuyordum ve tezim için Yedek Kulübesi adında bir blog açmıştım burada sporcu biyografileri ve tribünden maç hikayelerine yer veriyordum. Tabi okuldan mezun olunca iş güç ve spor sektöründen uzaklaşma ile beraber yazılara ve maça gitmeye bir 3-4 yıl ara verdim. Sonra bir iş değişikliğinin ardından youtube'a projeler üreten Patika Dijital'le yolum kesişti. Böylece Timur Akkurt'la tanışmış oldum. Timur abiye blogtan bahsettikten sonra senin bunu vlog şeklinde yapman gerekiyor dedi ve kanalın macerası o şekilde başlamış oldu.
Bu işi yurt dışında da yapanlar var mı?
Açıkçası maç vlogu çeken elbet vardır ama direkt kanalı maç vlogu üzerine kuran bi kanal var mı o konuda çok bilgim yok bu konuda ancak yurt dışında kulüplerin ya da spor kanallarının bu tarz içerikleri mevcut, bizim ülkemize gelecek olursak, tutkumuz futbol ve deplase keyifler programlarını da benzer işler olarak sayabilirim.
Burada çok büyük kriterler yok aslında, maçları seçerken en etkili nokta ekonomik anlamda beni eskitmeyecek olması onun haricinde, videoyu izleyenlere keyifli anlar yaşatacak, renkli tribünleri olan maçları seçmeye çalışıyorum. Bu maçlar daha çok yaşadığım İstanbul ya da memleketim olan İzmir çevresinde oluyor. Bu yerlerin dışına da arkadaşlarım Başar Nefesoğlu, Can Tekcan ve Tolga İzgü’nün katkılarıyla çıkabiliyorum. Mesela Eskişehirspor - Ankaragücü maçına da boğazın kırmızı şimşekler taraftar grubuyla gitmiştim o da çok keyifli video olmuştu onlara da buradan selam olsun.
Tribünde vlog yapan, yapmaya çalışan bir çok kişi görüyoruz ama sende bi şeytan tüyü var. Nedir bu işin sırrı, incelikleri neler?
Benden sonra tribün vlogu mantığı artış gösterdi, yapan arkadaşlara da başarılar diliyorum herkesin kitlesi kendine :) YouTube’un güzelliği de bu aslında formatı birebir taklit etseniz bile olay biraz kişide bitiyor. Yani bu şeytan tüyü mü bilmiyorum ama bunun sebebi biraz da son 10 yılda yaşadıklarımla alakalı üniversitede okuduğum medya iletişim bölümüyle beraber çalışma hayatımda bir tek kulak arkamızın kalması bizi bu günlere getirdi. Ben kameranın karşısında nasılsam normal hayatta da öyleyim aslında sizi de benimle beraber maça götürmeye çalışıyorum. Bu izleyenlere iyi hissettiriyorsa ne mutlu bana.
Biz 10 dakikalık bir resital izliyoruz ama bu işin arka planında yatan çalışma ne kadar vaktini alıyor?
Ben bu işe başlayalı neredeyse bir yıl oldu ancak aslında hedefim daha önce başlamaktı, ama bunun için yeterli ekipman ve kurgu bilgim yoktu. Bu konuda bazı arkadaşlarım yardımcı olacaklarını iddia ettiler ama bunu pek de başaramadılar. Sonrasında ben balataları sıyırıp her şeyi kendim yapmaya başladım. İlk zamanlar kurgu programında yeni olduğum için videolar toplamda 15-20 saatimi alıyordu, ancak 20 saat montaj setinin önünde oturmak mümkün değil 2-3 günde toparlıyordum videoyu, son dönemde bunu 3-6 saat arasına indirdim ki bu da bir buçuk iki günde hallediyorum demek. Çekim gününü de hesaplarsak oldukça vakit alan bir olay aslında bu, bazı hafta sonları evden kendimi kazıyarak çıkıyorum ama şimdilik keyifli.
Bir de işin maddi boyutu var tabi.. YouTube dan çok fazla bir şey kazanmadığını tahmin edebiliyorum ama sponsor durumu falan var mı?
Geçen 10.000 aboneye özel çektiğim videoda da açıklamıştım, özellikle genç kardeşlerimiz YouTube’tan çok büyük paralar kazanıldığını düşünüyorlar, böyle bir şey gerçekten yok. Bir yılda youtube’dan yaklaşık 100 dolar kazanmışımdır, bu da son dönemdeki artışlarla 400 hadi 500 lira yapsın. Harcadığım paralara dönüp bakarsam bu kazandığım miktarla arasında uçurumlar var. Sponsor durumu şimdilik yok reklam dünyasında çalıştığım için bir süre daha olmayacağını biliyorum. Onlar daha çok kelle hesabı yapıyorlar, ama benim alanım çok niş gerçekçi olmak gerekirse kanalın yüz binleri görebileceğini de zannetmiyorum, o yüzden ufukta bir sponsorluk anlaşması gözükmüyor.
Passolig seni çok etkiliyor mu?
Bu konuda tek suçlunun Passolig olduğunu düşünmüyorum o yüzden biraz genel konuşayım. TFF de yayıncı kuruluş da Passolig de bazen beni aşırı zor durumlarda bırakıyor. Gitmek için plan yaptığım maçlar bazen hafta içine konuluyor bu sene bir adana derbisine gideyim dedim ilk devre pazartesi ikinci devre perşembe oynandı. Erzurumspor Gazişehir playoff finaline gideyim dedim. Biletleri sadece Erzurumspor ve Gazişehir logolu Passoliglere sattılar. Benim Passolig’im genel olmasına rağmen izlemek istediğim bazı maçları maalesef izleyemedim. Umarım federasyon gelecek sezon buna önlem alır. Bunun için geçenlerde TFF’ye Açık Mektup diye bir video çektim. Konu da sorunlarımızı TFF’ye duyurmakla alakalıydı. Bunun gibi benzer sorunların olan taraftarları iletisim@tff.org adresine mail atmayı davet ediyorum.
Bu konuda tek suçlunun Passolig olduğunu düşünmüyorum o yüzden biraz genel konuşayım. TFF de yayıncı kuruluş da Passolig de bazen beni aşırı zor durumlarda bırakıyor. Gitmek için plan yaptığım maçlar bazen hafta içine konuluyor bu sene bir adana derbisine gideyim dedim ilk devre pazartesi ikinci devre perşembe oynandı. Erzurumspor Gazişehir playoff finaline gideyim dedim. Biletleri sadece Erzurumspor ve Gazişehir logolu Passoliglere sattılar. Benim Passolig’im genel olmasına rağmen izlemek istediğim bazı maçları maalesef izleyemedim. Umarım federasyon gelecek sezon buna önlem alır. Bunun için geçenlerde TFF’ye Açık Mektup diye bir video çektim. Konu da sorunlarımızı TFF’ye duyurmakla alakalıydı. Bunun gibi benzer sorunların olan taraftarları iletisim@tff.org
Kesinlikle aynı fikirdeyiz, böyle büyük stadyumda maç izleyince bi geriliyorum artık :)
Alt liglerin samimiyeti farklı bunun için bi örnek vermek gerekirse Kırklarelispor Bandırmaspor maçı için kırklareline gittik. Devre arasında elimize höşmerim tatlısı tutuşturdular. :) siz hiç stadyumda yörenin tatlısının satıldığını gördünüz mü alt liglerde bunlar var işte :)
Hangi takımı tutuyorsun?
Sanki hangi takımlı olduğumu öğrenince Afrika'daki açlık sorunu çözülecekmiş gibi en çok aldığım sorulardan biri bu :) Babam Kıbrıs gazisi, belki bilenleriniz vardır, gazilere futbol müsabakalarına ücretsiz geçiş hakkı var. Ben küçükken babaml her hafta sonu İzmir'de farklı takımların maçlarına giderdik. Altay'lı Tahir'i Karşıyakalı Atilla'yı Göztepeli Kurthan'ı stadyumlarda izleme fırsatı yakaladım. Hal böyle olunca ben futbolu sevdim ilk günden beri takımlar sadece işin heyecanının artıp azalmasını sağlıyordu. O yüzden bir amatör maçı takip ederken de Premier lig maçı izlerken de aynı şekilde heyecanlanıyorum. Soruya tekrar gelecek olursak, İzmir takımlarını destekliyorum. Ama küllerinden doğup müthiş bir proje takımı olan Altınordu’ya biraz daha fazla sempatim var. Tüm bunların dışında da Türkiye’deki tarihi çınarların başarılı olmasını cani gönülden istiyorum.
Burada birçok takım saymam lazım ben bir futbol gezginiyim şu tribün çok iyi desem diğer tribünlere haksızlık yapmış olurum.
Burada İzmir takımlarının tribünlerini ayrı bi yere koyarım futbolu çok seviyorlar ve tribüns gittiklerinde ellernden geleni yapıyorlar onun haricinde ankaragücü, gebzespor, eskişehirspor, sakaryaspor, kocaelispor, bursaspor tribünler gidip yerinde görülmeye değer tribünlerden, sayamadığım diğer tribünler darılmasın...
Bu işin sonu nereye varır?
Yani en başında da belirttiğim gibi bu işten bi beklentim yok, tek başıma ve arkadaşlarımın desteğiyle bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Bu iş çok daha kaliteli çekilebilir ya da montajlanabilir ve ortaya daha allı pullu bür video çıkarılabilir. Ancak mevcut şartlarda elimden gelen bu :) Bu vlog olayını ne kadar yapmaya devam edebilirim onun için de bi tahminim yok açıkçası iş güç durumları ve özel hayattaki yaşayacağım değişiklikler dinamikleri etkileyebilir.
Yani bu işin bir sonu varsa ya bu dükkanı kapatmaya varır ya da böyle stabil şekilde devam edip ilgilisine sıklığı değişkenlik gösteren videolar üretmeyi sürdürürüz :)
RÖPORTAJ : BULUT TUKSAL
Mükemmel bir insan, yolu açık olsun. Selamlar Murat abi!
YanıtlaSileyw kardeşim, iyi dileklerin için teşekkürler ;)
Sil