TFF 1.LİG 3.HAFTA PANORAMASI


HAFTANIN TAKIMI: 
GİRESUNSPOR

HAFTANIN TEKNİK DİREKTÖRÜ: 
MEHMET ALTIPARMAK (ELAZIĞSPOR)

HAFTANIN EN DEĞERLİ 20 YAŞ ALTI PERFORMANSI: 
MEHMET SAİT ÜZÜMCÜ 2000 (GAZİANTEPSPOR)

HAFTANIN EN DEĞERLİ 30 YAŞ ÜSTÜ PERFORMANSI: 
THEODOR 1987 (ELAZIĞSPOR)

HAFTANIN DOKUNUŞU: 
MEHMET ALTIPARMAK / SARPONG-BERK YILDIZ DK.46 (ELAZIĞSPOR)

HAFTANIN EN DEĞERLİ GOLÜ: 
BURAK ÇALIK DK.90 (BALIKESİRSPOR-ALTINORDU)

HAFTANIN KALECİSİ: 
ANIL ATAĞ 1990 (GİRESUNSPOR)


BALIKESİRSPOR:2 ALTINORDU:1


Ligin en disiplinli, düzenli, görev tanımlaması keskin çizgilerle en belirgin oyun ve oyuncu gurubu,
Ligin bence en düzensiz,
Disiplin konusunda en large oyun ve oyuncu gurubuna teslim oldu.
Hem de maçta ilk yarının ortalarında skor olarak öne geçmesine rağmen.
Dahada ilginç olanı,
Oyunun başlangıç düdüğünden bitiş düdüğüne kadar topla ilişkileri daha üst seviye kalan, 
Bireysel oyuncu kalite anlamında da DAHA görünen oyuncuların Balıkesirspor'luların olmasıydı. 
Altınordu'nun lige bu tip başlangıçlar yapması artık bir ritüel olmaya başladı.
Maçın 90 dk'sının büyük bölümünün, 
Sezonun ilk 3 haftasının en geniş alanda oynanan oyunu olduğu tespitini koyarak başlamakta fayda var.
Doğal olarak yukarıda da söylediğim gibi düzensiz olana, düzenli olanın da ayak uydurmasıyla,
Düzensizin istediği şartlarda DÜZENSİZLİKLE geçti maç.
Başka bir ifadeyle Balkes nasıl istiyorsa öyle oynandı.
Bence Balıkesirspor'un geriye düştüğü maçı kazanmasının en önemli nedeni de bu kakava oyundu.
Normal şartlarda Balıkesirspor için zaten alışık olduğumuz, 
Daha doğrusu kendilerinin inisiyatifi ve tercihi ile ortaya çıkan bir durum olarak da görülebilir ama...
Altınordu'yu bu kadar geniş alan oyununda yanılmıyorsam son 3 sezondur ilk defa izlemiş oldum.
Özellikle 2.yarının 50 ile 60'lı dk'ları arası Balıkesir kalesinde 
Beş'e - dört,
Altıya - beş hücumlar oldukça fazlalaştı ve Altınordu'nun herhangi bir şekilde sonlandıramadıkları,
Yol, su, elektrik olarak geri dönerek,En iyi yaptıkları iş olan YERLEŞMİŞ bir savunma yapmalarına zaman bırakmadan,
Bu sefer kendi kalesine yakın bölgede görülmeye başlandı.
Açıkçası bu oyunun hiçbir tarafı Altınordu'luk bir oyun değildi.
Belki içlerinden bir çoğu maç sonrasında biz 90 dk. ne yaptık? Diye hayıflanmışlardır bile.
M.Murat Uçar dışında Altınordu'da faydalı iş yapan kimse yoktu.
Bloglar arası mesafe bu kadar açılınca, işin defansif tarafında alışık oldukları yerleşime de geçemeyince...
Tandemlerindeki 2 genç oyuncu Yusuf ile Seydi yedikleri 2 golde de öylesine pozisyon ve hamle hatası yaptılar ki
İki golde Balıkesir'li oyuncular için adeta penaltı rahatlığındaydı. 
Kaleci Erce'nin her 2'sinde de ters köşe olma nedeni de Abdülkadir ile Burak neredeyse penaltı noktası uzaklığında topa vurduklarında,
Etraflarında Altınordu'lu bir defans oyuncusunun olmamasıydı.
Kendi adıma liglerde pek aşina olmadığımız bu Balıkesirspor oyununun sonu ne olacak inanın çok merak ediyorum.
Geçen sezon Can hocanın gelmesiyle başlayan ve artık bence bir plan ya da düzen anlamında dile getirecekleri bu DÜZENSİZ oyun bakalım ilerleyen haftalarda nasıl bir yere getirecek Balıkesirspor'u ve daha da önemlisi rakiplerin de en az bizler kadar alışık olmadığı bu oyuna reaksiyonlarını, tedbirlerini az merak etmiyorum.Hani diyorum Altınordu bile kendini kaptırıp ayak uyduruyorsa?Sonuç anlamında ligin kayda değer pozisyonunu bundan sonrada bence rakip kalelerde bulacaklar gibi ama... Defansif anlamda verdikleri ödünler sonrasında bulunacak bu pozisyonlar rakipler için de Balkes kalesinde pozisyon anlamına geliyor.
1-Golsüz maç oynamazlar.
2-Hatta ligin en gollü maçlarının çoğunun içinde Balkes olur diyorum.   

SAMSUNSPOR:0 A.DEMİRSPOR:1

Lige başlangıç anlamında sahada iyi durduklarını düşünmediğim 2 takım, 
Samsun'da karşı karşıya geldiler ve kazanan ligdeki ilk galibiyetini de alan A.Demir oldu.
Geçen hafta Manisa deplasmanında canlı seyrettiğim Samsunspor'un 2 yabancısı, Angan ve Chibuike'nin kumaşları fena durmamıştı ama....
Bu hafta ilk defa sahada yer alan Larbi, bence ikisinin de ötesinde ÖZEL bir oyuncu.
Hani bizim ligde fazla rastlanır cinsten olmayanlardan.
Belki de bu yüzden Alpay hoca da böyle bir kaliteli ayağa hiç AŞİNA değildi anlaşılan.
Yoksa sahada onca sorun varken 2. yarının başında ilk kementi Larbi'ye atmazdı muhtemelen.
Eğer sakatlık yaşayıp da ''hoca beni çıkar'' demediyse Larbi...
Alpay hocanın ikinci devreye Larbi'siz başlamasının kabul edilebilir bir tarafı yoktu.
Hem de skorda 1-0 gerideyken, 
Hem de topu yere indirmeleri gerektiği bir anda,
Hem de rakip kaleye sahanın her yerinde, gerek kendi gerekse arkadaşlarının tehdit olmalarına en yardımcı oyuncuyken...
Samsunspor'un geriye nasıl düştüğü kısmından çok
Skorda gerideyken bu kadar yanlış yapmayı nasıl becerdiği konusu bence daha önemli.
Dediğim gibi eğer Larbi'de sorun yoksa kesin sahada tutulmalıydı ve bence Alpay hoca Larbi'ye daha çok saha içi liderlik, daha çok sorumluluk vermeye devam ederek kendi lehlerine çevirebilirdi.
En azından 2.yarının başlamasıyla denediklerinden çok daha mantıklı bir plan olarak sahada duruyor... Hatta bağırıyordu.
65'De oyuna 2. hamlesi Samaras ise... Manisa'daki son 5 dk'yı gördükten sonra yine bence inanılmaz YÜREKLİ bir davranıştı.
Samaras bırakın koşmayı!
Şu an 2 metre yanındaki arkadaşına pas atacak durumda değilken,
Geride götürdüğün maçın son 35 dk'sında 1 kişi eksik oynamaktan başka bir şey değildi.
Zaten karşılarında A.Demir değil de başka bir takım olsaydı... 
1-0'Da bitmez, 
Umutlar 90+8'e kadar da sürmezdi.
Maç öncesi de sahadaki 2 takımı, 2 haftadır beğenmesem de... 
Futbol rakiple oynanan bir oyundu ve daha atletik daha öne koşucu olmaları kadar Samsunspor deplasmanına çıkacak olmaları da... A.Demirspor'u benim için favori yapıyordu.
Doğruyu söylemek gerekirse benim beklediğimden çok daha zor kazandılar maçı.
Neden?
Çünkü hala takım savunmaları ve sertlik dereceleri ligin çok altında.
Biraz tribün etkisi biraz Samsunlu oyuncuların maçın sertlik derecesini arttırması karşısında çok baskı yediler ve kolay kazanabilecekleri bir maç bitmek bilmedi onlar için.
Ayni zamanda top sahipliği konusunda da orta saha ve ön oyuncu gurubu oldukça sıkıntılı durmaya devam ediyor.
Belki de Demir ilk 3 haftada ligin en az topa sahip olan takımı olabilir.
Oyuncular sürekli önlerine koşacakları toplar istiyorlar, 
Top ayaklarındayken de AL -VER'e müsait oyuncu değiller.
Topa belli bir oranda sahip değilsen de bu oyunda... İşin çok zor.
2 Takımın da kalan haftalarda kendilerine YENİLECEKLERİ bulmakla geçecek gibi.
Çünkü an itibarıyla kendilerinin yenecekleri takım yok gibi.
Son olarak bu kadar yeni bir stad ve yeni bir zeminin bu kadar kötü olması için hep beraber uğraşsak zor derim ama...
Demek ki biz Millet olarak zoru seviyoruz.
Dün 1 bu gün 2 ve sözde zeminde MANTAR hastalığı olmuş.Futbolcular ayakta kalmakta zorlandıkları bir zeminde oynamak zorundaydılar ve sadece Kenan Karışık'la sınırlı kalması bile şans oldu.


Ç.RİZESPOR:2 B.B.ERZURUMSPOR:0


Ligi 2'ye ayırmak gerektiğini lig başlamadan söylemiştim.
1-Ç.Rizespor.
2-Diğerleri.
Oynadıkları 3 maçta hazırlık maçı havasında geçti.
Kendi özelinde de 3'e ayırmak mümkün oyunlarını...
Başladılar, 
Bitirdiler, 
Ve geri kalan dakikaları idare ettiler.
Şimdilik fazla yormuyorlar kendilerini.
Arada kazalar da olmayacak değil.
Lakin sanki onlar kadar üst üste kazanmaya aday başka takımlar var gibi de durmuyor.
2 Haftadır Oğulcan'ı kanatta izliyoruz ve Kweuke'nin sağında solunda 2.santarafor gibi dolaşan ama daha çok hazırlama, sunma tarafında kalan Segovia var.
Golü bulduktan sonra film tekrar değişiyor.
M.Uslu sol iç orta sahaya, Segovia da en sola dizilerek orta sahayı bir anlamda 5'liyorlar.
Rakiplerine alan vermiyorlar, oyuna sonradan giren Süleyman'la da baskın ataklar denemeye çalışıyorlar.
Tüm bunlar karşısında Erzurumspor'da maçın büyük bölümünde çaresiz kaldı.
Ortanın solundaki 19 forma numaralı Baubacar sahada Erzurumspor adına en farklı kalan isimdi.
Hem defansif hem de ofansif iyi durdu.İki haftadır stoper Lokman'ın sol bekte kullanıldığına şahit oluyoruz.
Geçen hafta geriden gelip kazandıkları iç saha maçında dahi bence üretkenlik anlamında yeterli değildi.Şimdilik vaziyeti idare ediyor o kadar.
Gökhan henüz istenilen kıvamda değil ve sağı - soluyla pek organize de durmuyor.
Murat'la, Burhan'da organize olmayan takımda varlıkları ile yoklukları belli olmayan bir görüntüde oynadılar.
Osman hoca bence plan anlamında oyuncularını öne çıkaracak bir değişime gitmeli. 
Çok doğaçlama ve saman alevi oyunlarında YÜKSELECEK oyuncu bulması zor.
Oyuncu ile YÜKSELMEK istiyorsa da... Ihhhhhhhh diyor kadro.


ESKİŞEHİRSPOR:2 DENİZLİSPOR:2


Hasan Ayaroğlu:2 Denizlispor: 2 de denebilir. 
Hasan'ın sonradan girdiği 2 maçta Es Es kadrosunun özellerinden biri olduğundan bahsetmiştim ki...
Bu hafta ilk 11'de başladı.
2 Nefis golle de bu sezon isminden bahsettireceğinin sinyallerini bir kez daha verdi.
Maçın büyük bölümünde Eskişehir'in daha tehlikeli pozisyonlar ürettiğini söylemek mümkün olsa da...
Oyunu domine ettiğinden bahsetmek doğru olmaz.
Sergen hoca bu hafta yine kayda değer değişimlerle başladı maça.
Mesela sağ stoper Aykut'u orta sahada.
Sağbek Akaminko'yu sağ stoperde.
Orta sahada kullandığı Dorukhan'ı sağbekte.
Ofoedu yerine de Hasan Ayaroğlu'nu kanatta kullanarak bir başlangıcı tercih etti.
Her hafta benzer değişimler ardı ardına gelmeye başlayınca doğal olarak bu kadar değişim... Oturması gereken oyun konusunda sıkıntı yaratıyor.
Buna rağmen 2 kez de öne geçmeyi başardılar ancak özellikle 86'da yedikleri gol tam bir amatör işi oldu.
Böyle de olunca üst seviye bir 90 dk. çıkarmasalar da kazanmaya çok yaklaştıkları bir maçtan 1 puanla yetinmek zorunda kaldılar.
Olaya Denizli cephesinden bakacak olursak da...Ben hala geçen sezon sahada yer alan Denizli'li oyuncular bunlar mı? Diye defalarca sorasım geliyor.
Sorunlu ve seyircisiz bir takıma karşı bile hala sorunlu kaldıklarını söylesem yanlış olmaz.
Barış'ın sağ kanat, Kappel'in sol kanat, Moritz'in ilk 11'de 10 numara pozisyonunda başladığı görsellerde bir geri dönüşten bahsetmek şimdilik çok zor duruyor.
Ancak illa güzel bir cümle kurmak gerekirse de...
2 kez geriye düşmelerine rağmen maçı kaybetmeden bitirmeleri onlar adına şimdilik Polyannacılık anlamında pozitif bir durum.


GAZİANTEPSPOR:1 MANİSASPOR:4


Manisaspor ligin büyük bölümü için BAY sayılacak bir rakipten sezonun ilk 3 puanını aldı.
Rahat oldu mu? 
Çok rahat olduğu söylenemez ama...Yine diğerleri için de rahat olacak anlamına da gelmemeli.
İlk hafta Ümraniyespor benzeri hatta tıpkısı 1 maç ve oyun olduğundan bahsetmek yanlış olmaz.Onlar da ayni deplasmanda ilk golü bulana kadar akla - karayı seçmişler,
2.'Yi bulduktan sonra da saldım çayıra mevlam kayıra bir 90 dk. oynamışlardı.
Ya Gazişehir Gaziantep maçı dediğinizi duyar gibi oldum!
İşte o da ilk yarıdaki 17 maçta 1, bilemedin 2 olacak bir şey ki... 
Kendi özellerinde başka bir motivasyon da geçtiği kadar 
Gazişehir'in geçen sezondan 1 adım öne gitmediği gerçeğinin payını da eklemekte fayda var.
Haaaa Manisaspor geçen hafta sahasında Samsun karşına çıktığı dizilişte ısrar etseydi ortaya Gazişehir benzeri bir skor çıkar mıydı?
Belki de daha beteri bile olurdu.
Manisaspor için aynen Ümraniyespor'un, Antep ile oynadığı maç adına söylediğim gibi bu maçı ölçü almak doğru olmaz.
Ancak  geçen hafta Samsunspor maçını bitirdiğimiz yerde M.Sevgi'nin solbekte yer almayışı sonrasında... Sait hocanın doğruyu hele şükür bulduğunu düşünüyorum. Solbekten 2 nefis golle skor katkısı da yaptı M.Sevgi. 
Dimov ise geçen sezon nerede bıraktıysa oradan devam ediyor.
Neredeyse forvetlere yakın gol atmıştı ki... Bu maçta da 2 gol buldu.
Yani 4 golün, 2'si solbek, 2'si stoperden geldi.Manisaspor'un geçen sezon bazı maçlarda akıllarda kalan görseline bu sezon henüz 3 maçtır yaklaşıyor gibi bile olmayışı dikkatlerden kaçmıyor.
O dönemdeki oyunun çok uzağında.
Neden mi? 
Çünkü 
1- O maçlarda sahada tam o oyunluk rakipler vardı.
2-Bir de o oyunu oynatacak birkaç oyuncu vardı.
O oyuncular olmayınca o oyuna yaklaşılmıyor,
Bir de öyle rakipler her zaman kolay bulunmuyor.
Gaziantep bence hala ligin 18.liğine aday.
Manisaspor ise eğer transfer yapmayacaksa!
Oyunu ve planı geliştirmeli.


İSTANBULSPOR:0 GİRESUNSPOR:1


Ligde maç öncesi 11'lerini en kolay sayabileceğiniz takımlar hangileri diye sorsalar?
1-Giresunspor.
2-İstanbulspor derim.İlk 3 haftada Giresunspor'lu sağbek Caner'in sakatlığı nedeniyle yerine Berkan'ın yer alması dışında 2 takımında ilk 11'leri ayni.
2 Takımda da oynayanlar ile bekleyenler arasında belirleyici, belirgin farklar var...
Ama sonradan oyuna girenlerden her 2 takımda performans almasını biliyor.
Maç öncesi soyunma odasında her 2 takımın formaları ortaya konulsa!
Kim hak ediyorsa formayı alıp - giysin dense!
Hiç şüphem yok ayni oyuncular dışında kimse hak ettiğini düşünerek formayı giymeyi düşünmez.
Bence futbol takımları adına oldukça önemli pozitif bir durumdur bu örnek.
İstanbulspor yeni olmasına rağmen ligin topa sahiplik anlamında en istekli takımı.Özellikle de kendi sahalarında oynadıkları maçlarda daha da belirginleşiyor bu durum.
Kadro kalitesi onlardan çok daha önde olanların bile bu ligde bu kadar kafa yormadığını düşünecek olursak! Kendi adıma değerli buluyorum.
Giresunspor maçını da ayni felsefe ile oynadılar.
Top sahipliği konusunda özellikle ikinci yarıda takımlar arasındaki bu ara çok açıktı.
Çok sıkıştıkları anda bile gelişigüzel vuruşlardan özellikle kaçındılar ve kalecileri Okan onlara çok yardımcı oldu.
3.Bölgeye paslı geldikleri oyunun verimini ve üretkenliğini de benzer standartlarda yapabilseler... Tadından yenmez bu takımın ama
Şimdilik orada yaratıcılık anlamında sıkıntıları olduğu da aşikar.
Kojıc'i beğenirim ancak bu sezona durgun başladı ve sanki bu oyunun santraforu olmakta zorlanıyor.
Giresunspor belki de bir deplasman maçı olması nedeniyle, 
topun İstanbulspor'da kalmasında sakınca görmedi. 
Kontralarla gol aradılar. 
İlk yarının sonlarına doğru solbek Hüsamettin'in özel işine, 
Dialiba'nın fırsatçılığı eklenince de soyunma odasına önde girmeyi başardılar.
Sonrası Giresunspor için elbette çok kolaylaşıyor.
Onur - Özgür tandemiyle onların önündeki Dimitriadis - Dodo - Recep 5'lisinin en iddialı olduğu oyuna dönüyor.
İkinci yarı baskı yeseler de...
Ani çıkışları ile İstanbulspor'dan daha net pozisyonlar yakaladılar.
Kalede Anıl kendini göstermesi gereken yerde ben buradayım dedi ve çok değerli bir 3 puanla ayrıldılar.


BOLUSPOR:0 GAZİŞEHİR GAZİANTEP F.K:0


Maç öncesi skor kaç kaç bitmez diye sorsalar?
Hiç düşünmeden 0-0 derdim.
Çünkü bu Boluspor kadrosunun geçen sezonun 34 maçıyla birlikte 
Bu sezonun ilk 2 haftasında 0-0 bitirdiği bir maç yok.
Son 36 haftanın toplamında 7 
Kendi sahalarında ise sadece 2 maçta gol çıkaramamışlardı. 
İçeride kendi gol atamadığı 2 maçta rakiplerinin gol bulmalarına engel olamamışlar ve mağlup bitirmişlerdi.
İddiacılar için Boluspor maçlarının 36 haftadır golsüz bitmemesi önemli bir istatistik olsa gerek.
Zaten geçen sezon Boluspor'a en büyük eleştrim de 0-0'ı oynama şekilleri ya da oynayamama halleriydi. 
İşte bu yüzden Pazar akşamki 0-0'ı 
iyiye mi yormalıyım, kötüye mi bilemedim.
Bildiğim ise 0-0'ın, 
Yenemesen de abartı olmadığı sürece iyi bir karakter olduğu.
Son yıllarda hafızam 0-0'ı olmayan 1 şampiyonu, 
0-0'ı olmadan ligde kalmış 1 takımı işaret etmiyor. 
İki takımda maç boyunca çekinik kaldılar desem yeridir. 
Maçı forse eden olmadı. 
Her 2'sinin de önceliği risk almadan, rakip hataları üzerinden skor bulmak olunca başladığı gibi bitti.
Fuat hocanın arka tandemde arayışları kaldığı yerden devam.
Bu arada sahada yapamadıklarını anlatırken, 
Yaptıkları konusunda da sorunlu olduklarını söylemek mümkün.
Çünkü o oyunun bence bir oynayanları bir de oynatıcısı vardı.
İlk 3 hafta cezalı olması nedeniyle OYNATICISI sahada olmayınca da durum ortada.
Gazişehir ligin en sıkıntılılarından biri olmaya devam ediyordu ki...
Bolu deplasmanı artılarla tamamladıkları bir maç olarak görülebilir. 
Sağbekte Yasin'li, sağ stoperde Ahmek Kesim'li, on numarada  Okan'lı, ön tarafta Kasabele'li başlangıç geçen 2 haftanın çok önündeydi.
Uzun bir aradan sonra Gökhan için de iyi birşeyler söylemek mümkündü.
Ancak geçen sezonu son 7 haftada 3 galibiyet ve 4 beraberlik ile nağmağlup bir seride tamamlayan bir takımın... üç aşağı beş yukarı ayni kadroyla yeni sezonun ilk 3 haftasında henüz gol yüzü görmemesi bana enteresan gelmiyor değil. 

ELAZIĞSPOR:2 ANKARAGÜCÜ:0


Eskişehir deplasmanında kazanan Elazığspor’dan ileri doğru büyük bir adım daha geldi.
Ankaragücü’nü rahat bir oyunla ve 2-0’la geçmeyi başardılar.
Maça kronolojik bir şekilde bakarsak…
Kehinde’nin 19.dk’da atılarak Ankaragücü’nü 1 kişi eksik bıraktığını,
Ardından 26’da Elazığspor’un, Eskişehir deplasmanında olduğu gibi duran bir toptan bu sefer Mertan ile öne geçtiğini,
46’Da oyuna sonradan giren Sarpong ile 58’de 2. golü bularak erken rahatladığını söylemek mümkün.
Oysa Ankaragücü adına ilk 2 hafta sahada yer almayan Kehinde’den benim kendi adıma beklentilerim çok büyüktü.
Önce Elazığ ile başlayalım.
Dolayısıyla Mehmet Altıparmak ile başlamakta fayda var.
TFF 1.Ligde oyunu oynama tarafında kalan ender hocalardan biridir Mehmet hoca ve Elazığspor’un geçen sezondan kalan oyuncu gurubu da Bayram hocayla benzer bir oyuna aşinaydı.
Yeni transfer edilen oyuncular Mehmet hocanın inisiyatifi ile midir?
Yoksa kulüp transferlerimidir?
Orasını kendi adıma bilmesem de…
Mehmet hocanın istediği yazılımda olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.
Mesela arka taraf ile ön tarafın pas trafiğini öylesine ince eleyerek ve sık dokuyarak yapan bir önliberoları var ki!
Theodor inanılmaz bir soğukkanlılıkla bu işi neredeyse kusursuz yapıyor 2 haftadır.
Ön tarafta ince işleri ile dikkat çeken 27 yaşındaki Yunan’lı Tatos’da pozitif futbol için başka bir iyi kumaş.
Tom için zaten fazla söze hacet yok.
Hocanın geçen sezon başında Manisaspor ile kamp yapmış olduğu dönemden muhtemelen hafızasında kalan Mertan ile Erman’da Elazığspor’a CUK diye oturmuşlar adeta.
İlk 3 haftanın Erman Bulucu performansı göz kamaştırıcı.
Saydığım oyuncu gurubu yanına biraz katkı istiyor o kadar.
Maçın başından sonuna Elazığspor’un kontrolünde geçti maç.
Belki Kehinde’nin erken oyundan atılışının rolü vardır ki…
Ben fazlasıyla olduğunu düşünmüyor değilim.
Elazığspor sahasındaki kötü başlangıç sonrasında ligde mesafe almış duruyor.
Ankaragücün de ise görsel bir İYİ bir KÖTÜ adeta.
Altınordu maçında fena değillerdi…
Elazığ’da ise tam bir felakettiler.
İsmail hocanın da payı var bu görselde.
Mesela İlhan’dan bir türlü vazgeçmiyor hoca.
İlhan ise adeta kariyerinin artık son demlerinde.
Kehinde’nin santrafor başlangıcıyla normalde kanat özellikli bir oyuncuyu tercih etmek varken?
Kanatta İlhan denemesi hiç doğru durmadı.
Kenan varken İlhan olmadı açıkçası.
Ayrıca 3 haftadır net bir oyu planından bahsetmek de mümkün değil başkent ekibinde.
Tamamen bireysel oyuncu performanslarına bel bağlamış İsmail hoca ve organize oyun üzerinden çok diplerdeler.
Kadro kalitelerinin altında oyunlarla devam ediyorlar.
Mesela M.Sak’ın son 2 sezondur düşmediği ortalamasının çok altında 3 hafta oynaması… Takımsal anlamda masa üzerinde ideale yakın bir planlarının olmadığıyla yakından ilgili bir durumdur.
3 Haftadır oyuncuları itibarıyla OLACAKMIŞ gibi durup,
Bir türlü OLMAYAN bir yerdeler.
Sorunu çözecek kişi sorunun kendisi olunca da… Çözülmez giderrrrrrrr.


ADANASPOR:2 ÜMRANİYESPOR:1


Kemal hoca Adanaspor’un soyunma odasındaki taktik tahtasında orta merkezdeki yerleşimi nasıl çizdi bilmem ama…
4-1-3-1-1 Gibi kaldılar uzun süre.
Muhtemelen Kemal hocanın çizdiği bu değildi.
Adanaspor bu yerleşimle evsahibi gibi önce oyunu alamadı.
Sonra rakibi Ümraniyespor’u olması gerektiği gibi karşılayamadı.
17’Deki Rangelow golü de bu yerleşim karşısında olsa olsa idmanlarda olacak rahatlıkta ve sanki göstere göstere geldi.
Hemen 5 dk. sonrasında kaleye oldukça mesafeli duran toptan Abdülaziz skoru eşitlemeseydi… Adanaspor’un başı muhtemelen çok ağrıyacaktı.
Nefis vurdu Abdülaziz ve Bahattin’in attığı galibiyet golünün de hazırlayıcısı yine Abdülaziz’di.
Tam da o sırada Kemal hoca Abdülaziz’i oyundan çıkartırken gelen bu asist 90 dk onu oyunda da tutmuş oldu.
Daha çok solbekte seyrettiğim Gökhan Meral’i hoca sol önde,
Kırmızı kart nedeniyle kadroda olmayan Magaye’nin yerine de Bahattin santrafordaydı.
Olmayan Renan yerine Bilal Yener Arıca, Bahattin’in hemen arkasında yer aldı.
Renan’ın Bekir’in yerine 2. yarı oyuna girmesiyle Adanaspor daha derli topluydu.
Maç boyunca Bahattin çok istekliydi ve karşılığını 1 gol bularak hem kendi hem de takımı almış oldu.
Ofansif işlerinin yanında takım savunması anlamında da Bahattin’in çok iyi bir maç çıkardığını söylemek mümkün.
Solbek Dınız Adanaspor’un sahada farklı duran bir diğer oyuncusu oldu.
Ancak Ümraniyespor’u yenmeye Abdülaziz ile Bahattin’in yettiğini söylersem yeridir.
Ümraniyespor’a gelecek olursak;
Ön tarafta yaratıcılık anlamında Bayram hocanın tercihleri,
Defansif anlamda takım savunmasını birkaç TIK aşağıya çekiyor.
Hangi Ümraniyespor’u?
Geçen sezon Erkan hocalı görsele göre olan Ümraniyespor’u.
Takımın sertlik derecesini bir an önce yükseltmeli.
Önce bunu 11’de düşündüğü oyuncularla oynamak istediği oyunda yapabilmeli.
Yok olmadı bu sefer de şu an 11’de olmayan oyuncularla bir çare bulmalı.
Kadro buna müsait.
68’De geriye düştükten sonra Ümraniye baskılı gibi görünse de
Rakip kaleye yaklaştıkça üretkenlikten uzaklaştı.
Biraz Harran – gürran hücumlar olmaya başladı ki… Bu durumda Adanaspor’un iki stoperi çok rahat karşıladı.
Yaratıcılık anlamında yüksek puanlı oyuncularla Adanaspor maçında karşılama anlamında sıkıntı vardı.
Onları oyundan alınca da bu sefer yaratıcı oyuncu arandı sahada.
Arası olmalı.


Ufuk DÜNDAR

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Başlayanlar İçin Amerikan Futbolu

Transfer Raporu | Süper Lig

CANER HÜSEYİN BAĞ